YaKaMoZ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

YaKaMoZ

MÜZİK
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 şİİr alemiNDeN !

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 101
Kayıt tarihi : 01/01/09

şİİr alemiNDeN ! Empty
MesajKonu: şİİr alemiNDeN !   şİİr alemiNDeN ! Icon_minitimeSalı Ocak 06, 2009 4:44 pm

şİİr alemiNDeN ! Bykwg4


gün yürüdü
saçlarımı tarıyor cemre
ben buradayım
senin seyiren gözlerine su döküyorum
senin de
benim,
aynaya girip çıktığım doğrudur
kamaşan dizlerimi sırla oğduğum
körelen kalbimi suyla çizdiğim
dönerken gök; aşınırken yeryüzüyle
parlar gökyüzü aynalar ve sır
dökülür tenimden çamurdan yaralar
ki; cebim elimi atıyor dışarı
cebimde ölmezotu

ben geri geldim, buradayım
o karlı yerde, kar sıcağında
alnımda cam kırıkları ve tuz
kamaşan gözlerimin körlüğüyle
sulamak o bulunmaz ince otu
ellerim üşüyorken. iyice ellerim üşüyorken
acı çekiyor gökyüzü, yüzümüzde
baharla
ellerimde bekliyor bulduğum, zaman ve inat
kendi gecemden bakan gözlerimle, yavrum
kendi gecesinden bakan yıldızlar
sevgisiz bakışan yüzlere gölge düşürüp
göz göze gelemiyor sevgisiz sevişmeler
baharla
biliyorum
GülBaharla gelecek
gelirse çeker beni / yüzüm büyür
suç silinir. su...
durgun gölgelerde güneşle günebakan
su ile kavak birbirini çeker
parmaklarım uza*****
bedenim bedenimi terkeder
renk renkten ayrılır
burçsuz bir kaleden düşerken baş
koku kokuyu bırakır, ses sesten kaçar
etimde çürüyorken cemre
cebimde pörsümüş ölmezotu


ben buradan ayrılırım, işaretsiz bir pusulanın ardında
yeryüzü dönerken o sonsuz fanusun içinde
bileklerim oyalanırken yaşlı bir akrebin kuyruğuna
tarifsiz acılar çekerken gökyüzü, yüzümde
ellerimde unutulmuşken gecelerin kokusu
cebimde o pörsümüş ölmezotuyla
devrilirken buhurdanlık, devrilirken gözlerim
bekliyorum kim gelecekse o bakire güneşle

gün büyüdü
ben hala buradayım
bekaretimi verdiğim şiir’le
durgun gölgelerin içinde
terkedilmiş mevzilerin önünde
açık bir kapıyı çaldım

gidişe döner gece açık bir kapıyı çalarak
ıssız bir şafakla
palamarlar çözülür öksüz kalır denizler
bir karanfili parçalanmış yüreğiyle döker yalnızlığa tayfa
yıldız tutar içinde büyütür bir ayrılığı
ve bütün gözleri yağmalar yalnızlığa dönük
dudakları çatlak dudakları öpüşsüz
elleri en çok kendine muhtaç

sessiz bir şafakla
gece yine döner gemisiz bir gidişe
içindeki yıldız kayar
faili meçhul bir cinayet duyulur
kurşunsuz bir dudak izi sigarasında
ve kırmızı dostluklar bırakır
yaşanmışlığında geceye girerken
yorgun ve uykulu trenlerle
istasyonu olmayan öksürüklü akşamlarda

oysa
bırakılan dostluklar
hala yumuşak bir rayın ışıltısında kayıyor
teyakkuz

tanrılar geçiştirildi yangın yerinde fırdöndü bir bayram
vedaya dönerken aşk bir başka gündönümünde
ah! teneke taylar ince boyunlu incir ağaçlarına dadandığında
evden ayrılırken şehrin yırtığından fırlattığım apoletlerim
gören olmadı sırrıma vurgun bacaklı maymunlar
aşka hazırlar
henüz düşmeden gökyüzünden örselendiğim aşkın suyuna

teyakkuz
kim dönerse yüzün yüzüme yanarsam eğer
sarıldım. bitiyor ısmarlanan iki ters bir düz iki ters ayet

uykusuzluk anları uydurmasıydı koyu bir rengin altından sırıtır yüzüm
korkularıma sindim gevşedi dalında aşk ve böğürtlen
yağmacılarla görüldüğümde geceyi kaçırırken uykumdan
keşke birazcık oynatabilsem kirpiklerimi birazcık
içimden ne yaralar dökülür bugüne dair
teyakkuz
orada oturmalıyım iğde kokan ruhumun ince kuytusunda
gözlerime uğrama sakın / ilişme ellerim zaten kendime avare
içinden geçtiğim her kapının arkası bir ilmikte yorulmuş
usandım.
hangi sevginin uğrağına söz geçirsem
basıp elimi kabuğu bayat yarasına ağlasam
yine teyakkuz

kimseyi çağırmaz sarı sirenden sonra olur ne olursa
kırmızı gülümserken karanlık ve sis-güm! sesi ve teyakkuz

yürüyüşçüler döndüler limanlara
gülücük dağıtan yılkı atların karnında işaretlerle
aldırmadan cebimde bekleyen işaret parmaklarına
gün ışıyınca diye beklerim
yine o basit iğde kokusuna dadanmak için / kimbilir
son bir kurbağa sıçrayışı yaparım
parmaklarımdan ağmadan gece düşlerim
yüzünü

her okşayışta tevrat kalınlığı yeminler taşıyorum
sen yeniden yüzüme dön / gözlerinle hırpala düşüncelerimi
o dal çıtırtısı çoğalsın çünkü
çünkü ben, ayın arka yüzünde çoğalttığım yalnızlığımı
geceye atıyorum. aç itlerin önüne
koydum serseri bakışlı korkularımı
sen yüzüme dön
çünkü ben,
yeniden bir dağ ateşine yanaştığım doğrudur
buralı olmayan bir isyanı kuşandığım da
ve
bir su masalına inandırdım kendimi
bütün gözleri birleştiren köprüler kurabilirim diye
öğrendim eskilere korkmayı
tam efendi bir çocuk olacakken / bu iyice belliyken
bütün ağrılarımı yaşadım, bitti
karanlık gün dönümlerimde büyüttüm yeminimi
iyice sığladım avuçlarımdaki çizgiyi
sokakları eskittim
boş bira kutularını tekmeleyip / kendimle barışık
şehrin deliğinden başımı uzattım
kurcalarken aklımı bakışlarınla

kendime bir dağ bir göl bir su masalı uydurdum
çoktan kapamadan doğurgan kadınlar rahmini hayata
artık öğrendim uzaklara ağlamıyorum
kaç yüz eskittim unuttum tarihle girdiğim bahsi
ağlayan kayanın gözünde dinlenirken incir
yüzümü yüzüme sürttüm acıttım bileklerimi
dönüşsüzüm
sen yüzünü bana dön
çünkü ben,
düşürdüm gözucumdan gözyaşlarımı. ıslığım kayıp
gece

kolay söz verenlere
doğmamış çocuklar için

kıyılar dağıldı gece bıraktığında kendini
kum tepeciklerden kopan tanedir şimdi ölüm
orkinoslar telaşlı gece vardiyalarında
haydi, kimler kucaklaşacaksa
söyleyin
onca kasımpatıların yaprakları yerdeyken

gece bıraktığında kendini geceye
gidenler dönüyor sütlimandenizlerden
ellerimi muhtaç ettim ellerime
onca ölümsüzlük otunda umutlanıp
belki de gizemim budur diye
gecenin kendini bırakışındaki tılsımına
sorular da çoğaltmazken yüzümü
yanaştım uzak posta trenlerine
şen şakrak gülüşürken gece berduşları
garda, kaldırım ********leriyle
yüzüm yüzüme sürtündü ve aşındı
artık duygularımı taşıyan derin sulara
ellerimi ulaştıran ayaklanmalara
esir edin gözlerimi bir bolivya kampında
gece bırakmadan kendimi çözün
gözlerime sürün portakal çiçeklerini
getirin saklımdaki uçurtmaları

şimdi artık sulara inanıyorum ben
suların çağlayan geleceğine bırakın beni
toplayın kıyılardan suretlerimi
devirmeden gece kendini
dört anda dört yerde yırtılırken dünya
tuzu kuru denizinde yelken basıyor dedem
ve şimdi, hemen şimdi! diyen babam
bana bıraktı bilinmezin dört sırrını
parlak mavi bilyelere gizleyip

ben küçüktüm devrildim geceye
denizatına tutundum ağdım yabanıl uçurumlara
dikiş aralarıma gizleyip korkularımı
karıştım bir şili konvoyuna
karanlığın seyreldiği saatti
uzattım üç kardeşimi akşamın ılıklığına
süt içerler bilinmezin ucundan
bırakıp annemi tarihin hareminde

şimdi topluyor rüzgar kıyılardan insan siluetlerini
bu şehre gelişim unutulsun...


şİİr alemiNDeN ! Ug05cf7chh4
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://yakamoz.bossforum.biz
 
şİİr alemiNDeN !
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Şiir VE HayaT
» SEVDİREN ŞİİR
» Şiir LERİn KrALıı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
YaKaMoZ :: ReSiMLeR-
Buraya geçin: